Kendisini dünyanın jandarması olarak gördüğü için emperyalist çıkarları neyi ve hangi ülkede olmasını gerektiriyorsa o ülkeye sözde demokrasi getirmek adına birçok ülkeyi kan gölüne çeviren ABD' de seçimler sonrasında yaşanan olayları ibret ile izliyoruz.
06 Ocak 2021 tarihinde bir grup gösterici, seçim sonuçlarını bahane ederek ellerini kollarını sallayarak ABD'nin mahremi sayılan Kongre Binasına destursuz girdiler. Toplantı salonu, kürsü ve başkanlık makamı işgal edildi. Çıkan arbedede beş gösterici öldürüldü.
Yaşanan bu olaylar üzerine sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Trump'ın sosyal medya hesapları donduruldu.15 Temmuz benzeri bir darbe kalkışması ihtimali karşısın da her gün de yeni yeni kısıtlamalar ve tedbirler alınıyor, Kongre Binası ve Beyaz Saray etrafında kuş uçurtulmuyor.
ABD'de FBI başta olmak üzere askerler, polisler kısacası bütün güvenlik güçleri teyakkuza geçti. Kongre Binasının merdiven boşluklarında, koridorlarda sere serpe kimisi ayaklarını uzatmış, kimisi de uyuyan güvenlik kuvvetleri gerekli tedbirler almış, hazır vaziyette bekliyorlar...
Bunun yanında büyük bir zorun olmasına rağmen binlerce mülteci kaçak giriş yapmak üzere ABD sınırında bekleyenler bu hengamede sıra gelmediği için hiç konuşulmuyor
Oysaki ABD'de yaşanan Kongre baskını, mülteciler, zenciler, bazı eyaletlerdeki içten içe devam eden kısmi bağımsızlık talepleri, ulusalcı ve küreselciler arasındaki kıyasıya devam eden mücadelede ki kamuoyuna yansıyan sorunlar sadece buz dağının görünen çok küçük bir kısmını oluşturuyor.
ABD'de başlayan olayların nerede duracağı ve nerede biteceğini, dünya ve bilhassa Müslüman/Türk dünyası için neler getireceğini, neler götüreceğini şimdilik Allahtan gayri kimse bilmiyor, bilemiyor. Bunun için bilinmezlikler ile dolu Amerika'nın ahvalini, Amerikalılar ve Amerikancılar düşünsünler diye zamana bırakmak, gelişmeleri ülkemizin ve Ümmeti İslam'ın selameti açısından dikkatlice izlemek ve gerekli önlemleri almak en iyisi...
Emperyalist çıkarlarının olduğu, zengin petrol ve maden yatakları ile topraklarına göz diktiği ülkelere sözde demokrasi getirmek adına dünyanın diğer uçundan asker gönderip işgal eden ABD, kalkışma demokrasisinde sınıfta kaldı. Çünkü bizdeki “Gezi Kalkışması” ile “ABD Kanlı Kongre Baskınını” kıyasladığınızda Kongre baskınındaki göstericilerin organize edilmesi/olması, sahiplenilmesi ve sırtlarının sıvazlanarak demokrasi adına kutsanması bakımından “Gezi Kalkışmasının yanında solda sıfır kaldılar.
Çünkü ABD'deki kanlı baskındaki göstericiler bizdeki “Gezi Kalkışmasın da” olduğu gibi cesaret edip güvenlik güçlerine saldıramadı. Kaldırımlardaki ve yol kenardaki parke taşlarını söküp sağa sola atamadılar. Kongre binasına ve çevredeki kamu binalarına, polis, devlet ve şahıs araçlarını yakıp yıkmadılar/yıkamadılar.
Göstericileri otel ve motellerini şeref misafiri olarak kabul eden kimse olmadı. Çadırlar kurulmadı. Göstericilere yiyecek giyecek, açık büfe alkol servisi yapılmadı. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi, ama kimse itiraz edemedi. En önemlisi göstericileri alınlarından öpen siyasi liderler yoktu. Kısacası ABD'de Kanlı Kongre Baskını, bizim “Gezi Kalkışmasının” yanında sönük kaldı.
Kimse haber değerinde görüp canlı yayın ile vermedi. Birde çok kısa sürdü. 4 saat içinde başladı bitti. 5 gösterici öldürüldü, ama kimse “Katil Devlet” Diye bağıramadı. Basın yayın organları göstericilere destek için halkı sokağa davet edemedi.
Bunun yanında birde filmin sonu bizdeki gibi bitmedi. Seçim de hile yapıldığı için halkı sokağa döken Trump'ın kalemi ise baronlar tarafından halkı sokağa döktüğü için kırıldı. Oysaki bizdeki filmin senaryosunda, Muharrem İnce 24 Haziran 2018 seçimlerinde halkı sokağa dökmediği için kalemi baronlar tarafından kırılmıştı.
İnce, genel başkanlık, İstanbul BBB adaylığında önü kesildiği için Memleket Hareketini başlattı. Şimdide Memleket Partisini kuruyor. 20.01.2021 tarihinde Beyaz Saraya veda ederken “bu burada bitmedi, bir türlü geri döneceğim” diyen Trump‘da partisinden ayrılıp ayrı bir parti mi kurar, yoksa partisinin içinde mi mücadelesine devam eder? Onu da yine zaman gösterecek...
Ülkemizdeki 06 Ocaktan sonra Küreselci rüzgârı nasıl eser? Filmin fragmanından, kötü din İslam ve Müslüman ana figür olacak gibime geliyor. Bunun yanında “Hepimiz Kardeşiz” türküsü eşliğinde azınlıklar Yunan, Rum, Ermeni ve diğer farklı kimlikler üzerinden değişik gündemlere muhatap olacağımızı tahmin ediyorum.
Bu film tutar mı? Kısım kısım çekilip, gösterime girecek, farklı kimlikler üzerinden özde ayrıştırma, sözde birleştirme projesi ile eli kanlı PKK terör örgütünü yaramaz çocuk figürü ile toplumda algı oluşturulmaya çalışılacakmış gibi duruyor. Ama bu filim halktan yeterli ilgiyi ve kabul görmediği için, 2023'te ABD'deki Kongre Baskını benzeri bir kare ile “THE END” yazısı ile sezon finalini yapar gibime geliyor.