Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Havva Bütün Saraç

15 Temmuz'da siz neredeydiniz?

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

Balkonda ailece oturup televizyon açmadığımız bir geceydi... 2 yaşındaki küçük oğlumu uyutmak için hazırlanırken telefonuma baktım. Kötü şeyler oluyordu... Darbe lafları dolaşıyordu. Hızlıca giyindim, eşime "Çocuklar sana emanet, sanırım darbe olmuş" dedim. "Ne saçmalıyorsun?" diyerek Tv'yi açtı. Boğaz köprüsündeki tankları görünce işin ciddiyetini anladı, "Tamam git" dedi. Aracıma bindim yolda giderken elimde telefon, arkadaşların parti binasına gelmeleri için ben de bir sürü mesajlar attım. Büyük bir kin ve öfke doluydu içim. Pensilvanya'dan tek bir talimatla haşhaşileri harekete geçiren sözde hoca, terör örgütü lideri Gülen'e olan korkunç hissiyatımı sosyal medya hesabımdan, en ağır ifadelerle yazdım, paylaştım. Artık firavunların yüzüne tükürerek şehit olmaya giden biriydim belki o an, on dakka sonrasını bilemiyordum. Ama hiçbir şey eskisi gibi değildi, ondan emindim...

Parti binasında herkes çok üzgündü. Bina içerisinde, kapalı alanda olduğumuz için endişeliydim. Zira orada mücadele şansımız kısıtlıydı, herhangi bir saldırı anında savunmada bulunabilmek için uygun yer burası değildi. Açık alanlara, meydanlara, ordu evlerinin önlerine çıkma kararı alındığında çok sevindik. Arkadaşlarla ordu evinin önüne gittik. Ezanlar, selalar ardı ardına okundukça boğazımızda bir düğüm, içimizde bir hüzün, dilimizde hep aynı dua "Ümmeti zillete düşürme Allah'ım, vatanımızı namerde çiğnetme, bizi bu hainlere üstün kıl. Çoluğumuzu çocuğumuzu perişan etmelerine izin verme". Kendimiz için bir korku yoktu içimizde. Ama millet, ümmet? Ya çocuklarımız??. Muhterem bir ağabeyimizi gördüm o sırada. "Eee Havva Hanım napıyoruz" dedi. "Şehitlik için gün, bugün abi" deyince duygulandı." "Sizleri görünce, gençlerin bu halini görünce o kadar rahatladım ve umudum o kadar arttı ki.." diyerek gülümsedi. 20-30 derken araçlar, bayrağı kapıp gelenlerin sayısı gittikçe arttı. Yüzlerce kamyon, otobüs, araba ve binlerce olan, gittikçe kalabalıklaşan insanlar....

Tekbirler getiriyor, sloganlar atıyor, daha çok kişiye ulaşmak ve katılımlarını sağlamak için sosyal medyadan canlı paylaşımlar yapıyorduk. Oğullarımı, kızımı, eşimi farklı farklı yerlerde gördüm o gün. Gelmelerine sevinmekle birlikte "Ufaklığı ne yaptınız?" deyince "Merak etme, o teyzesinde" dediler.

İstanbul ve Ankara'dan şehit haberleri geliyor, içimiz yanıyor, biz tekbirler getirmeye devam ediyorduk. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın canlı görüntüsü ve meydanlara daveti moral ve motivasyonumuzu artırmıştı. O gün sadece Ak Partili arkadaşlarımız değil ezan, bayrak, vatan, ümmet hassasiyeti olan herkes, özellikle gençlerimiz meydanları doldurmuştu. Ama, ama o selalar, ezanlar... Müezzinlerin hüznü de eklenince o seslere, en acı nağmelerle, bu güzel vatana kast edenleri bir bir şikayet eder gibiydi... "Matem senin hakkın değil bülbül" mısraları gelmişti hatrıma Akif'in... Matem o gün bizim hakkımızdı. Ama ağlamak da olmazdı, asla, asla... O gün hepimiz en diri, en pozitif halimizle ölmeli, ama ümidimizi asla yitirmemeliydik...

İlimizde, Isparta'da herhangi bir kalkışma yaşanmasa da Fetö terör örgütünün bu milletin evlatlarına o gün yaşattıkları tarihe geçecek en büyük ihanet, en adi nankörlük örneğiydi. Kendi insanına silah doğrultan, üzerine tank süren, bomba atan asker kılığında bir yığın robotlaşmış, mankurta dönüşmüş yüzlerce Fetöcü'nün vahşetini, gazi ve şehitlerimizin destansı mücadelesini an be an, meydanlarda radyolardan ve internet medya haberlerinden takip ediyorduk...

"Mülteciler evlerine dönsünler, gitsinler, ülkelerinde savaşsınlar" diyerek faşist duyguları kışkırtıp masum bebeklerin, hamile annelerin öldürülmesinin azmettiriciliğini yapan o şımarık, bencil insanlar topluluğu yoktu o gün meydanlarda. Sahi onlar neredeydi???. "Lider taşın arkasına saklanırsa millet dağın arkasına saklanır" diyen Cumhurbaşkanımız her zaman olduğu gibi başımızda, kefenini giymiş bir komutan edasıyla milletiyle birlikteydi.. Suriyeli, Iraklı, Sudanlı, Filistinli, Türk, Kürt her renkten özgürlüğün ve esaretin, vatanın ve vatansız kalmanın ne demek olduğunu iyi bilen din kardeşlerimiz de ellerinde bayraklarıyla aramızdalardı. Onlara düşmanlığı tahrik eden, eğlence mekanlarında, lüks tatillerinde şezlezlonglarında biralarını, votkalarını içerek vatanına sahip çıkan sözüm ona vatanseverlerin akıllarına gelebilecek en son şeydi belki: Ezan, bayrak, istiklal, millet, ümmet, çocuklarımız... Şimdi terör örgütleriyle omuz omuza tuz yürüyüşü yapan, o gün kaçış güzergahı malum çakma Gandiler, nerde ve neyle iştigal ediyordu, bunu da bilmeyenimiz yok..

Çoluk çocuk nöbette sabahladığımız milli birlik coşkusunu, bir yıl sonra yeniden yaşarken vurgulamak istediğimiz bir şey var : Biz o gece canlarıyla, kanlarıyla sadece meydanları, köprüleri boyayan değil, al bayrağı da kıpkırmızı dalgalandıran, milli iradesine her koşulda sahip çıkan o kahraman evlatları, anneleri ve babaları gözyaşları içerisinde dualarımızla, gururla, toprağa verirken, 15 Temmuz İstiklal mücadelemizi unutmamaya ve unutturmamaya yemin ettik...

  YORUM YAP / YORUM OKU
HAVVA BÜTÜN SARAÇ DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS