Şüphesiz bir darbe teşebbüsüne benzeyen tarafları mevcuttur bu hamlenin. Ancak benzemeyen “yan”ının işin aslı olduğunu gösteren sayısız veri, ertesi günün seher vakitlerinde Devlet'in ve Millet'in eline geçmiştir.
Bunun bilinmesine rağmen, çeşitli zaman ve mekânlarda – sınırlı yoğunlukta da olsa – dillendirilmesine rağmen, adeta esiri olunmuş bir alışkanlık gibi “darbe girişimi” diye tekrar edilmesi şaşırtıcıdır, endişe vericidir.
En genel ansiklopedik tanımıyla askeri darbe; bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin silah zoru ile o ülke yönetimini ele geçirmesi eylemidir. 15 Temmuz denemesinde bunu çağrıştıran bir öge vardır, doğru: Ülkenin sillahlı kuvvetleri kullanılmıştır. Fakat Teşebbüs'te “askeri darbe”ye benzeyen tek “yan”dır bu. Mesela ülkenin yönetiminin – hele bütün ülkenin – ele geçirilmesi hedeflenmemiştir. Yani mesela, bir ülkenın yönetimini silah zoruyla ele geçirmeyi hedefleyen hiç bir darbe girişimcisi o ülkenin Millet Meclisi'ni bombalayarak hedefine ulaşacağını hesaplayacak kadar ahmak değildir. Bir de Girişim'in arkasındaki “dip akıl” adeta bir darbe erbabı ise...
Girişim'in hedefi askeri darbe ile ülkenin yönetimini ele geçirmek değil;
· Türkiye'yi bir iç savaşa götürme idi.
· Türkiye'nin bölgesinde Batı kapitalizminin pervasız (tavşan kaç tazı tut) operasyonlarını etkisiz kılacak bir alternatif olmaktan çıkarılması idi.
· Geçtiğimiz yüzyılda Türkiye Kürtleri'ne yapılan belki de benzeri insanlık tarihinde görülmemiş 80 yıllık Kürt kimlik inkârı zulmüne rağmen, biribirinden koparılamayan Türk-Kürt “vücut”unu “testere ile ortadan ikiye bölme” idi.
Dolayısıyla, bilindik bir alışkanlıkla “darbe girişimi” demeyi sürdürme, işin bu “asıl yan”ını gizlemeye çalışan Girişim'in bilimum (iç-dış) aktörlerinin işini kolaylaştırmakta, enazından bu örtme/saptırma çabalarının ömrünü uzatmaktadır.
Onun için; Girişim'in siyasi ayağı olarak gecenin sabahına kadar “kahvelerini içerek” hayırlı sonuçlar bekleyen CHP elitleri ile kenar-köşelerinde “proleter meze”li (peynir kavun-karpuz vs) rakı muhabbetlerinde “komşuda pişen” lokmaların düşmesi hülyaları gören marjinal solun “Böyle darbe mi olur?” serzenişleri adeta yeri-göğü deldi!..
Onun için; sonuçlarından iliklerine kadar yararlanmayı bekleyen Siyasi Ayak (CHP) elitinin sözcüleri, Girişim'in efsanefi bir halk direnişi temelinde hüsrana uğratılması zaferinden Ülke'nin ve Millet'in yararlanmasına duyduğu hüzün ile “kontrollü darbe” feryadını basmaktadırlar.
15 Temmuz Teşebbüsü için “darbe girişimi” deme alışkanlığından kurtulmak gerekir. Yani Girişimcilerin asıl hedeflerini saklayıcı/örtücü amaçlarına farkında olmadan “malzeme” taşımama hassasiyetiyle teyakkuzda olmak hayatî önemdedir.
Çünkü Girişim'den henüz çıkılmamıştır...
Doç. Dr Ali Kemal Özcan
Munzur Üniversitesi
Dersim