Barış Pınarı Harekatı ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kararlılığını gösterip operasyonu yapması sonucu hem sahada hem de masada kazanmış olduk.
Başta ABD olmak üzere Türkiye'nin kazanımlarını herkesin kabul ettiğini hatta ABD basınında bazı kaynakların ABD yönetimini eleştirdiğini biliyoruz. Türkiye'de bazı çevreler ise tüm bu kazanımlar Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde olduğu için ya da millet düşmanı oldukları için ya görmezden geliyorlar ya da bunun Türkiye için bir kazanç olmadığını savunuyorlar. Hani halk arasında bir tabir vardır ‘'İt itliğini p…, P..'luğunu yapar.'' diye, aynı o hesap bazıları için.
Türkiye eğer Barış Pınarı Harekatı'na başlamamış olsaydı bu kazanımları elde edebilecek miydi? HAYIR. Demek ki; Sahada olmadan, masada olunamıyormuş.
ABD resmen kendi himayesine aldığı teröristlerin daha fazla kırılmasına dayanamayarak bir mutabakata razı oldu. Bu mutabakat sayesinde de Türkiye istediklerini aldı. Bu süreç içerisinde PKK/ YPG'nin taciz atışlarını ve askerlerimizi şehit ettiğini biliyoruz. Kimyasal silah, Kürtlere karşı bir savaş vb dezenformasyonlar devam etti ve devam edecek gibi duruyor.
Geri sayım hızla devam ederken, Fransa Cumhurbaşkanı Macron da PKK/ YPG'ye destek olmak adına Rusya Başkanı Putin'i arayarak ‘'Türkiye YPG'lilerin çekilmesi için ek süre versin.'' Ricasında bulunmuş. Hatırlanacağı üzere Macron daha önce de, "Bölgedeki inandırıcılığımızı kaybettik orada Rusya, Türkiye ve İran'ın sözü geçiyor" demişti.
ABD ile yapılan mutabakat sonrasında PKK/ YPG tarafından 36 taciz atışı yapıldı. Bu taciz atışları esnasında şehidlerimiz oldu yaralananlar oldu. Ama terör örgütünün istediği olmadı. Türkiye, devlet gibi davrandı 120 saatin bitmesini bekliyor.
Peki Ne Olacak 120 Saat Sonra?
PKK/ YPG tamamen terk edecek mi bölgeyi? Hayır, bence tamamen terk etmeyecek.
Geçmişte olduğu gibi yine Türkiye'yi sınamaya devam edecekler. Kalanlar olacak, belki çekilmeyenler de olacak, ama nihayetinde Türkiye kararlı tutumunu sürdürecek ve tüm bölgeyi PKK/ YPG teröristlerinden temizleyecek.
Bugün yapılan Soçi Zirvesi de kritik önemde. Türkiye bu harekata başlarken Rusya, ABD gibi muhataplarını bilgilendirmişti. Türkiye ile Rusya'nın ittifak ettiği Suriye'nin toprak bütünlüğü ancak ayrıştığı bir husus var ki o da PKK ile Rusya ilişkisidir. PKK, yedi kocalı Hürmüz misali kucağına oturacak birilerini bulmakta mahir. Kendilerini pazara çıkaran her teröristin alıcısı olur daima ama bir gün gelir o silah geri teper. Hiçbir terör örgütü de ila nihaye var olamaz. Geçmişte ASALA vb gibi terör örgütlerinde olduğu gibi gün gelir PKK da biter.
120 Saat sonrası PKK / YPG'nin çekilmeyen unsurları da Barış Pınarı Harekatı'na devam edilerek temizlenecek. Sonra, daha güneydeki PKK/ YPG'liler başımıza bela olmaya devam edecek. ABD ve AB de onlara destek olmaya devam edecekler.
Onlar kendilerince ellerinden geleni ardlarına koymayacaklar ve Türkiye'nin Azerbaycan, Pakistan, Katar ve Macaristan dışında da Türkiye'ye destek veren ülke de yok.
Sonuç olarak, haklı davamızda bir elin parmaklarını bulmayan ülke bizi destekliyor. Bunun bir önemi de yok. AB ve ABD'nin açıktan destek olmasını beklemiyorduk zaten. Güçlü olup hakkımızı hukukumuzu kendimiz korumalıyız. Bunun başka yolu yok.